35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
2.622,74%1,01
9.724,50%-0,42
Yazan: Avukat Ceren Sümer Cilli
Son yıllarda boşanma davalarında en çok dikkat çeken unsurlardan biri, sosyal medyanın bu süreçteki etkisi oldu. Türkiye’de boşanma oranlarının son 20 yılda yüzde 89 artış göstermesi, toplumun ilişkilere bakış açısında köklü değişimlerin habercisi. Bu süreçte sosyal medya, bir iletişim aracı olmanın ötesine geçerek, boşanma nedenlerinin ve delillerinin odak noktalarından biri haline geldi.
Sosyal medya üzerinden kurulan arkadaşlıklar, yapılan paylaşımlar ve yazışmalar, çoğu zaman çekişmeli boşanma davalarında delil olarak mahkeme dosyalarına girmeye başladı. Özellikle WhatsApp, Instagram, Facebook gibi platformlardan elde edilen mesajlaşmalar ve içerikler, tarafların iddialarını desteklemek ya da çürütmek için kullanılıyor. Ancak bu noktada, bu delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilip edilmediği büyük önem taşıyor.
Boşanma davalarında sosyal medya kayıtlarının delil olarak sunulması, hukuki açıdan tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Türk Hukuk Sistemi’nde delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi şarttır. Bu bağlamda, sosyal medya üzerinden alınan mesajlar, fotoğraflar ve diğer içerikler yalnızca rıza ile erişilmişse veya kamuya açık bir platformda paylaşılmışsa delil olarak kabul edilebilir. Örneğin, taraflardan birinin Instagram hesabında yaptığı herkese açık bir paylaşım, mahkeme tarafından dikkate alınabilir. Ancak, karşı tarafın özel bir mesajına izinsiz şekilde erişilmişse, bu delilin hukuka aykırı olduğu kabul edilir ve mahkeme tarafından reddedilir. Bu durum, delil sunma sürecinde önemli bir sorun teşkil ediyor.
Çünkü taraflar, genellikle bu tür içerikleri davada avantaj sağlamak için sunmak istiyor ve delilin elde edilme yöntemine ilişkin tartışmalar, davanın gidişatını etkileyebiliyor. Ayrıca, sosyal medya delillerinin manipülasyona açık olması ve bağlamından koparılarak çarpıtılma ihtimali, mahkemelerin bu delillere temkinli yaklaşmasına neden oluyor. Tüm bu hukuki meseleler, sosyal medya kaynaklı delillerin, boşanma davalarında kullanılmasının özenle değerlendirilmesini zorunlu kılıyor.
Boşanma Davalarında Dijital Deliller: Hukuki Geçerlilik ve Sınırlar
Sosyal medyanın boşanma davalarındaki rolü, yalnızca delil sunma noktasında değil, aynı zamanda boşanma nedenlerinin şekillenmesinde de kendini gösteriyor. Özellikle eşler arasındaki sadakatsizlik iddialarının somutlaştırılmasında sosyal medya kayıtları sıkça kullanılmaya başlandı. Bir eşin, başka biriyle yaptığı mesajlaşmalar ya da sosyal medya üzerinden flörtleşme gibi durumlar, “zina” veya “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” gerekçesiyle boşanma talebine dayanak oluşturabiliyor. Bununla birlikte, sosyal medya kaynaklı delillerin davadaki ağırlığı, delilin türüne ve tarafların kusurlarını ne ölçüde ortaya koyduğuna bağlı olarak değişiyor. Hukuki açıdan, bu tür deliller somut, açık ve kesin bir kusur gösterebilirse mahkemelerin kararında etkili olabiliyor. Ancak mahkemeler, sosyal medyada yer alan içeriklerin manipüle edilmiş olma ihtimalini her zaman göz önünde bulunduruyor ve bu nedenle delillerin doğruluğu ve güvenilirliği büyük önem taşıyor.
Sosyal medya kaynaklı delillerin boşanma davalarına olan etkisi, aynı zamanda süreçleri daha karmaşık hale getirebiliyor. Özellikle çekişmeli davalarda, tarafların birbirine yönelik suçlamaları ve bunları ispatlamak için sundukları sosyal medya içerikleri, davanın gidişatını uzatabiliyor. Mahkemeler, bu delillerin hukuka uygun şekilde elde edilip edilmediğini incelemek zorunda olduğundan, delil değerlendirme süreci karmaşık bir hale gelebiliyor. Bu da yalnızca tarafların iddialarını kanıtlama çabalarını değil, aynı zamanda mahkeme sürecinin daha uzun sürmesine neden olabiliyor. Sosyal medya delillerinin bu kadar sık kullanılması, boşanma davalarında hukukçuların teknolojiye ve dijital kanıtlara olan hakimiyetini artırmalarını gerektiriyor. Bu nedenle, sosyal medya içeriklerinin bir dava materyali olarak kullanımı hem hukukçular hem de mahkemeler açısından dikkatle ele alınması gereken bir konu olmaya devam ediyor.
Sosyal medyanın boşanma davalarındaki etkileri, yalnızca tarafların ilişkilerini nasıl şekillendirdiğiyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda hukukçular için yeni bir uzmanlık alanı yaratıyor. Sosyal medya kaynaklı deliller, teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte daha karmaşık ve teknik detaylar içeren bir yapıya büründü. Örneğin, bir sosyal medya platformunda paylaşılan içeriğin tarih ve saat bilgileri, yorumlar ve etkileşimler gibi detaylar, bir davanın sonucunu belirleyebilecek kadar kritik hale gelebiliyor. Hukukçuların, bu tür dijital kanıtların analizine ve güvenilirliğine hakim olması, boşanma davalarında taraflarına daha etkili bir hukuki destek sunmalarını sağlıyor. Ancak sosyal medya içeriklerinin manipüle edilebilme riski, bu delillerin değerlendirilmesinde her zaman bir belirsizlik yaratıyor. Mahkemelerin bu noktada, delilin sunuluş şekline ve elde ediliş yöntemine daha fazla dikkat etmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, sosyal medya, boşanma davalarında hem bir neden hem de bir delil olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu durum, sosyal medya kaynaklı her bilginin geçerli ve hukuka uygun bir delil olacağı anlamına gelmiyor. Mahkemelerin delil değerlendirme süreçlerinde dikkatli ve titiz bir yaklaşım sergilemesi, davaların adil bir şekilde sonuçlanması açısından büyük önem taşıyor. Sosyal medya gibi modern araçların hukuk sistemine entegrasyonu, günümüz boşanma davalarını daha dinamik ve karmaşık hale getirmiş olsa da, temel ilke değişmiyor: Hukuka uygunluk ve adalet her zaman ön planda. Bu nedenle, boşanma davalarında sosyal medya kullanımını ele alırken, hukuki çerçevede hareket etmek ve bu süreci yalnızca tarafların iddialarını desteklemek için değil, aynı zamanda adaletin sağlanması için bir araç olarak görmek gerekiyor.
Sosyal Medyanın Boşanma Davaları üzerinde etkisi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.